fried stuffed squash blossoms.

saçlarım kıvırcıkken nasıllar unutmuşum nerdeyse.eh, pek de ilginç değillermiş.

vanilyalı nescafeyle aşk yaşamak istiyorum ohmis.

telefonumu şarjı tamamen bitip de kapanana kadar şarj etmem ben.hatta kapanınca da şarj etmem.biraz bekler tekrar açarım ve bir süre daha idare eder. yanıp sönen ışığını da görmemek için ters çeviririm ya da çantamdan çıkarmam.neden diye sormayın.ben de bilmiyorum.öyle işte.

iddaa ediyorum havuç suyunun turuncusu kadar güzel bir turuncu yok ve en lezzetli turuncu havuç suyudur.

tam acı kahveyi afiyetle yudumlamak üzereyken içinde gri bir kaç silgi tozunun yüzdüğünü farketmek. bir süre silgi tozunun kahvenin içinde yüzüşünü izleyip ana negzel lan diye düşünmek ve omuz silkip mis gibi kahveyi içmeye devam etmek.
ben de kahveyi döküp yenisini alamayacak kadar üşengeç ve normal bir insanım işte.

bir gün uyandığımda alt dudağım yerinde olmayacak. çünkü ben hepsini yemiş olacağım.

eve misafir gelmeden önce bir aylık su ve erzak ihtiyacımı yanıma alırım, daha sonra 9 gibi uyumaya çalışıp acılar içinde sızdıktan sonra misafirsiz ve mutlu bir sabaha uyanırım

birilerine konuşma esnasında karşımdaki çok çaresiz durumda nedenböyleneden diye gözlerime bakarkene tıpkı yabancı filmlerdeki gibi "biköz you're just a human being" diyip içten içe bilmiş bir edayla gülmek istiyorum çoh.o ye.

bugün okuldan otobüs durağına koşarken adrenaline doydum adeta.

apartmanımızın altındaki bakkalın nükleer reaktör sattığından şüpheleniyorum.

iki senedir çantamdaki tek kalemin siyah tombul 0.7 uçlu kalem olduğuna bakmayın.bazen ben de -çokçoknadirdeolsa- normal bir kız olup renkli kalemlerle başlık filan atıp, yazıların altını çizer, düzgün ve temiz yazmaya özen gösteririm.bazen işte.

bazen dersaneye filan giderken, keyfim çok yerinde değilken sokakta birden lookbook dan çıkmış gibi bir erkek gördüğümde-ki bu çok sık olmuyor- suratıma nerden geldiği bilinmeyen bir gülümseme yerleşiyor.neden bilmiyorum.eneeneşirin şeklinde mutlu oluyorum ve sabah somurtkanlığımın gitmesini sağlıyor.

bazen sadece beynimi çıkarıp hiç birşey düşünmemek istiyorum

en son ne zaman film dışında gerçekten duygularımla alakalı ağladığımı hatırlamıyorum sanırım bana ne kadar tepkisiz olduğumu hatırlatacak kadar uzun bir süre geçti

zaman gerçekten bir boka yaramıyor.

yaklaşık bir iki hafta boyunca kafanın içinde lover you should've come over çalması,sonunda beynin patlama noktasına gelmesi,bir daha dinlemeyeceğim demek,bilgisayar başına geçmek ve gene aynı şarkıyı açmak, ay niid sam help

istanbuldan bodruma yaklaşık 16 saatlik otobüs yolculuğunda çişini tutan kız benim. hayır aklımdan zorum yok. sadece yan yana dizilseler aydan görülebilecek kadar çok insan arkamda sıra beklerken umumi tuvaletleri kullanamıyorum.

bir "control freak" olmanın 10 altın kuralı:

1.Aşık olma.
2.Aşık olma.
3.Aşık olma.
4.Aşık olma.
5.Aşık olma.
6.Aşık olma.
7.Aşık olma.
8.Aşık olma.
9.Aşık olma.
10.Aşık olma.
bu bir emir cümlesidir.nokta

çok sevdiği bir dizinin heyecanla yeni bölümünü indirip tam izlemeye başladığı anda aslında onun eski bölüm olduğunu ve dizinin o hafta yayınlanmadığını farketmek insanın içinde fena küfretme isteği uyandırıyor.fak yuğ CBS.(yes ay ken sipik ingliş)

sanırım hayatımın yarısı sıkılmakla geçmekte,yakında sıkılmaktan sıkılırsam hiç şaşırmayacağım.

cornettoyu açıp tam afiyetle yemeğe başlayacağınız anda külahının kırık olduğunu farketmek kadar can sıkıcı bir şey yok.

konu inkara geldiğinde o kadar başarılıyım ki isteyene saati bir şıpsevdi karşılığı ders verebilirim.

insanın uyanıklıkla uyku arasında olduğu vakit çalan telefon kadar kötü birşey yoktur.

temmuz sıcağında hırkalarımızla yüzümüzü rüzgara vererek duvarın üstüne oturup, gece boyu konuşup hiç durmadan gülmemizi çok özledim.çok.nerdesinki?

aslında günümün akışını etkilemesende neden aklıma takıldın öğrencisine eczaneden antidepresan aldıran öğretmen? gülüyorum. ne acı.

bir insanı duyduğu an mutlu edebilecek tek ses akordiyon sesidir.

tamamen rastlantı eseri bunun karşına çıkması. hafif bir gülümsemenin suratına yayılması.onları izlemeyi ne kadar çok özlediğini yeniden farketmek.torrentden indirmeye ara verdiğin için kendine küfretmek.

“ I feel like a jig-saw puzzle missing a piece and I’m not even sure what the picture should be. “
Dexter

carpe diem çiçekçisi kapanmış. yerine furkan tavuk ve et marketi açılmış. artık okula giderken çiçekler yerine tavuk ve etlere bakacağım. iki günde neler değişebiliyor.

sokaklarda moonwalk yaparak dolaşmak istiyorum.çok çılgın

gültaç:
sakız tükürcem o kıza
●ebru●:
şıpsevdi olsun
gültaç:
of korz

lütfen ilerde. çok ilerde.çocuğun olursa adını devrim koyma diye mıyırdanmak da neydi?
mıyırdanmak ne demek?